Sivas'a bağlı Çaygören ve
Küpecik köyleri arasındaki yolun kenarında bir tepenin üzerinde ejderhaya
benzeyen kayalıklar vardır. Bu kayalıklar hakkında anlatılan efsane ise
şöyledir:
Çok eskiden bu köyde yaşayan bir karı-koca, sabah tarlaya
giderler. Adam öküz ile tarlasını sürerken tepeden bir ejderhanın geldiğini
görür.
Çok korkan adam, hemen diz çöküp Allah’a yalvarır: 'Ey Allah’ım,
bu musibeti başımızdan al, ben de Yüce Rabbim sana şu kocaman öküzü kurban
edeyim' der. O anda ejderha taşa dönüşür ve karı-koca sağ salim evlerine döner.
Ancak öküzünü kurban etmez ve ertesi gün tarlaya çalışmaya iner. Derken bir
gürültü kopar, dün taş kesilen ejderha canlanır ve tekrar karı-kocaya doğru
gelmeye başlar. Ejderhanın sesinden ve gürültüsünden her yer toz duman olur.
Kadın kocasına döner ve sinirlenerek 'Dün sen öküzün birini kurban edecektin,
sonra da etlerini alıp pay ederek tüm köylülere dağıtmaya gidecektin. Şimdi
öküzü şuracıkta kendi elimle keseceğim’ deyip bıçağı kapar. ‘Sarı öküzü kurban
edip köye dağıtacağım’ der ve öyle de yapar.
Öküz kurban edilince tozlar dağılır ve ejderha ikinci kez taşa
dönüşür.
Rivayete göre ejderhanın burun deliklerinin birinden su,
diğerinden ise çok eskiden zehir gibi bir sıvı sızıp kötü kokarmış. Bu zehrin
kurbanı hemen kesmedikleri için sızdığı söylenir.
Bu yere yamaçta duran eskiden taş olmuş ejderha denir.
Zehrin sızdığını gören kimse artık yoktur, suyun aktığını gören
insanlar ise çoktur.
Son dönemlerde ejderhanın baş kısmı tahrip olup bozulmuş, ejderhanın
burnundan sızan su da zehir gibi kurumuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder