Şehir Efsaneleri

1 Ocak 2020 Çarşamba

BURSA/ Karagöz ve Hacivat Efsanesi

Orhan Gazi babası Osman Bey’in anısına o dönem ki başkent Bursa’da büyük bir camii yaptırmaya karar vermiş. En iyi projeler hazırlanmış. Yörenin en iyi ustaların ve en kaliteli malzemeleri kullanılmasını emretmiş. "her kim ki inşaatın yavaşlamasına veya işlerin aksamasına sebep olursa o an kellesini vurdururum." diye de ferman buyurmuş.


İnşaat hemen başlamış tabii ki. Mimarbaşı Kambur Bali Çelebi’yi (Karagöz) demirci ustası, Halil Hacı İvaz’ı da (Hacıvat) duvar ustası olarak görevlendirmiş.Fakat Hacivat ile Karagöz hiç anlaşamaz sürekli atışırlarmış. Hacıvat ile Karagöz böyle birbirleriyle atışırlarken bütün diğer işçiler de başlarında toplanmış onların bu keyifli ve eğlenceli didişmelerini izleyip eğleniyorlarmış.İnşaattaki bütün işçi ve ustaların en büyük eğlencesi haline gelmişler zamanla. Artık ne zaman mimarbaşı inşaattan ayrılsa Hacıvat ve Karagöz birbirleriyle atışmaya başlar hale gelmişler. Diğer bütün çalışanlar da etraflarında toplanıp onları izlermiş. Onlar atıştıkça izleyiciler kendilerinden geçer ve bütün yorgunluklarını unuturlarmış.




Hacivat (Gelir.): Aman Karagöz'üm benim iki gözüm merhaba
Karagöz: Hoşgeldin suda pişmiş bal kabağı.
Hacivat: Karagöz’üm, ben sana bir şey söyleyeceğim.
Karagöz: Söyle bakalım.
Hacivat: Bilmece bilir misin?
Karagöz: Hem de nasıl…

Hacivat: Peki Karagöz’üm, bir tane sorayım.
Karagöz: Sor bakalım.

Hacivat:”Yer altında kırmızı minare.”
Karagöz: Kim bilmez onu yahu?
Hacivat: Neymiş bakalım?
Karagöz: Kırmızı minare işte.
Hacivat: Değil! Bu yenir.
Karagöz: Yenir mi? (Düşünür.) Bilemedim.
Hacivat: Efendim, havuç.
Karagöz: Sen de tokatları ye avuç avuç!
Hacivat: Dur Karagöz’üm, bir tane daha soracağım. Bilemezsen karışmam.
Karagöz: Hadi sor, bakalım.
Hacivat: “Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk.”
Karagöz: Turşu fıçısı.
Hacivat: Değil efendim.
Karagöz: Fıçı turşusu.
Hacivat: Değil canım.
Karagöz: Lahana turşusu.
Hacivat: Değil gözüm.
Karagöz: Pırasa turşusu.
Hacivat: Değil ciğerim.
Karagöz: Turşuların turşusu.
Hacivat: Değil Karagöz’üm, değil. “Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk”
Karagöz: Adam turşusu.
Hacivat: Bak Karagöz’üm. Benim sorduğum bilmece hastalara şifa, dertlilere deva…
Karagöz: Verin şu fakire beş on para sadaka…
Hacivat: Ne oluyor Karagöz’üm?
Karagöz: Ne olacak. Dilenci duası yapıyorsun.
Hacivat: Bir ipucu daha vereyim. Sana sorduğum bilmece sarıca, suluca.
Karagöz: Haaa, bildim! Aksaray hamamı.
Hacivat: Öyle değil efendim… “Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk”, “limon” değil mi?
Karagöz: Bunu kim bilmez be! Şurada oturan mini mini yavrular bile bilir. Sen şimdi bilmeceyi benden dinle.
Hacivat: Benim bilmecelere karnım tok.
Karagöz: Dinle bakalım.
Hacivat: Söyle Karagöz’üm!
Karagöz: Çabuk bilme haa!
Hacivat: Canım, söyle bakalım nedir?
Karagöz: El üstünde kaydırmaca.”
Hacivat: Gayet basit: Sabun.
Karagöz: Peki,”Dil üstünde kaydırmaca.”
Hacivat: Efendim, dondurma.
Karagöz: (sinirlenir.) Ben sana çabuk bilme demedim mi?


Günlerden bir gün Padişah babası için yaptırdığı caminin inşaatını kontrole gelmiş. Fakat inşaatın istediği hızda gitmediğini görünce keyfi kaçmış ve hemen mimarbaşını çağırtmış. Padişaha olup bitenleri ve inşaatın yavaşlamasının sebeplerini anlatmış. Bunu duyan Orhan Gazi çok sinirlenmiş ve
derhal bu iki işçinin asılmasını emretmiş.”Onlar asılsın ki bu diğer bütün işçilere ders olsun” demiş.
Padişahın emri derhal yerine getirilmiş ve Hacıvat ve Karagöz çalıştıkları inşaattan apar topar alınarak asılmışlar hemencecik. Padişahın bu kararı inşaatta olduğu kadar bütün şehirde de büyük bir üzüntüyle karşılanmış. Orhan Gazi de kısa bir süre sonra hatasını anlayıp vicdan azabı duymaya ve yaptığı bu yanlışa üzülmeye başlamış.

Padişahın bu üzüntüsünü gören uleması sultanının üzüntüsünü hafifletmek için kendince bir yol bulmuş o anda. Ayağından çıkardığı çarıklarını da kukla gibi kullanarak sarığın arkasında Hacıvat ve Karagöz’ün atışmalarını taklit etmeye başlamış. Ve Karagöz ile Hacivar mum ışığının beyaz perdeye yansıması ile oluşan kukla gösterileri ile ölümsüzleşmişler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder